Kariyerimde Karşılaştığım Dil Engellerini Nasıl Aştım?
Çevirmen: Hüsna Kuzucu
Editör: Zeynep İlayda Özer
- Mart 16, 2021
- 19:10
- 2 dakikalık okuma
- Akademi, Dil Öğrenimi, Kariyer
Kariyerimde Karşılaştığım Dil Engellerini Nasıl Aştım?
Çevirmen: Hüsna Kuzucu
Editör: Zeynep İlayda Özer
Sayfa Düzeni: Erhan Köş
- Mart 16, 2021
- 19:10
- 2 dakikalık okuma
Hüsna Kuzucu, Marmara üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümü öğrencisi.
Gezerken okumayı, araştırmayı, sohbet etmeyi ve müzik dinlemeyi seviyor.
Zeynep İlayda Özer, Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi. Seslendirme, edebiyat ve fotoğrafçılıkla ilgileniyor.
Sayfa Düzeni: Erhan Köş
600 kelime
Laboratuvar ortamında tanıştığım yeni arkadaşlarımla bir konferans odasında oturuyorduk. Üzerinde çalıştığımız heyecan verici araştırmalarla ilgilenmeye çok hevesliydim. Toplantının ortalarında bir doktora öğrencisi olarak ilk kez birkaç cümleyle katkıda bulunmaya çalıştım. Bir anda oda sessizleşti ve çok garip bakışlarla karşılaştım. Olanları anladığımda ise utanç içinde kaldım. Bir nehir havzasındaki su hareketinden bahsederken, “akıntıya karşı” ve “akıntı yönünde ” demek istememe rağmen ana dilim olan Farsça’daki terimlerin çevirisini kullanmıştım: “aşağı el” ve “yukarı el”. Bu, beynimin doğru İngilizce kelimeleri bulmakta başarısız olduğu anlardan sadece ilkiydi.
Doktora yapmak için ana vatanım olan İran’dan ayrılmaya karar verdiğimde Kanada’daki insanlarla iletişim kurmak açısından bir sorun yaşayacağımı sanmıyordum. Çünkü Farsça’yı çok iyi biliyordum ve etkili bir konuşmacıydım. Ayrıca gençken İngilizce dersleri almıştım ve üniversiteye giriş için yapılan İngilizce sınavından da çok iyi bir puan almıştım.
Fakat tamamen İngilizce konuşulan bir ülkeye gelişimden kısa bir süre sonra fazlasıyla yanıldığımı fark ettim. Kendimi Farsça olarak ifade etmek zahmetsizdi ama İngilizce konuşurken dikkatli ve temkinli olmak zorundaydım. Bilinçli ve eşzamanlı olarak konuşmayı takip etmem, ana dilime çevirmem, yanıt olarak düşünceler ve fikirler üretmem, doğru İngilizce kelimeleri bulmam gerekiyordu. Ayrıca bunları iyi bir iletişim için doğru sıraya koymak da çok önemliydi. Orada kaldığım süre boyunca neredeyse tüm konuşmalara odaklanmakta zorlandım çünkü sürekli olarak bir sonraki söyleyeceğim şey hakkında düşünüyordum. Özellikle anadili İngilizce olan insanlarla olan sohbetlerimde yavaş yavaş daha içe dönük ve pasif hale geldim. Üstelik geleceğim hakkında endişelenmeye başlamıştım. Sonuçta Kanada’da akademik hayata dahil olabilmek için etkili şekilde İngilizce iletişim kurabilmek şarttı.
Doktoraya başladığım ilk zamanlarda yine söylemek istediğimi söyleyemediğim bir toplantının ardından aklıma basit bir fikir geldi: Neden meslektaşlarıma bir e-posta göndererek toplantıdaki tartışmaya katkıda bulunmuyorum ki? Mantıklı bir fikirdi çünkü yazmak, bana düşüncelerimi İngilizce olarak rahatça ifade edebilmek için gereken zamanı verecekti. Bilgisayarımın başına oturdum ve Farsça düşüncelerimi İngilizce kelimelere dönüştürmeye başladım, doğru kelime ve gramer ile anlaşılır cümleler oluşturmak için zaman harcadım. Bu uygulama zamanla aynı anda İngilizce düşünmeme ve konuşmama yardımcı oldu. Bu gelişim ile daha rahat iletişim kurabilmeye başladım.
Her iki tarafta da biraz çaba sarf ettiği takdirde dil engellerini aşılmaz şeyler değildir.
Bu konuyu açmak biraz garipti. Sonuçta, İngilizcenin benim ana dilim olmadığı çok açıktı ve zayıflık olarak görülebilecek bir şeye dikkat çekmiştim. Bazı üyeler şaşırmış görünüyordu. Ancak kısa süre sonra tartışmayı biraz yavaşlatmak anlamına gelse bile sohbete katkıda bulunabilmem için bana yardımcı oldular.
Şimdi ise Kanada’ya taşınalı neredeyse 12 sene oldu ve dil becerilerim büyük ölçüde gelişti. Elbette bu konuda hala mükemmel değilim. Anadili İngilizce olmayan tek konuşmacı olduğum toplantılarda sohbetin hızı benim için hala sıkıntı yaratabiliyor ama bu konu hakkında açık olmayı öğrendim. Sohbet esnasında her iki taraf da biraz çaba sarf ettiği takdirde dil engelleri aşılamaz şeyler değildir.